Modern Türk şiirinin kurucularındandır. Annesinin ölümü üzerine babasıyla birlikte İstanbul’a geldi. Öğretmenliğe atanınca başladığı hukuk öğrenimini yarıda bıraktı. Öğretmenlikten banka memurluğuna ve köşe yazarlığına (Akşam gazetesinde) kadar çok sayıda farklı alan ve kurumda çalıştı. 1909 yılında Fecriâti topluluğuna katıldı.
Ahmet Haşim’in şiirlerinde Abdülhak Hâmid, Cenab Şehabeddin ve hocası da olan Tevfik Fikret’in etkileri görülür. Ayrıca (özellikle ilk dönem) şiirlerinde Fransız simgecilerinin, özellikle de Régnier’nin etkileri oldukça kuvvetlidir. Şiirlerinde aşk ve tabiat temalarını işlemiş, aruz veznini ustalıkla kullanmıştır. Şiirleri, genel olarak, birey üzerinde yoğunlaşır, “dar ama sonsuz derinlikte bir kuyu gibi”dir. Ona göre şair, ne bir hakikat habercisidir ne güzel konuşmayı sanat haline getirmiş bir kişidir ne de yasa koyucudur. Şairin dili müzikle söz arasında, müziğe daha yakın bir dildir. Anlamını bulmak için şiiri deşmek, eti için bülbülü öldürmek gibidir. Şiirde önemli olan sözcüğün anlamı değil, şiir içindeki söyleniş değeridir.
Yazarın Oğlak'taki Kitapları